Ağustos 02, 2011

Orhan Pamuk / Masumiyet Müzesi'nden II

"sofrada onun çarprazına otururken bana düşüen boş boş televizyona bakmak değil, güzelimin bakışlarını okumaktı. ama bir süre sonra, belki de bu zevkimi keşfettiği ve beni cezalandırmak istediği için bakışlarımız kesişince Füsun utangaç kızlar gibi gözlerini kaçırmaya başlardı."
syf: 386

"Füsun'un bir eşyasını mesela televizyona dalgın dalgın bakarken elinde zerafetle tuttuğu bir tuzluğu kaşla göz arasında cebime indirmiş olmak, ...tuzluğun cebimde olduğunu, artık ona sahip olduğumu bilmek bana öyle bir mutluluk verirdi ki, akşamın sonunda çok fazla zorlanmadan kalkabilirdim."
syf: 416

"...yıllar sonra, o gece, Sıraselviler Caddesinde, konuşamamak neymiş anladım. Füsun'a olan aşkımın en sonunda bu çeşitten bir inat ve içe kapanma hikayesi olduğunu da hayal meyal hissettim."
syf: 425


"Füsun'un içtiği ve küllüğe bastırdığı bir sigarayı diğerlerinden hemen ayırabilirdim. bu, sigaranın markasından çok, Füsun'un sigarayı küllüğüe bastırış şekliyle, onun duydularıyla ilgiliydi."
syf: 440


"bazen Füsun televizyondaki filme kendini öyle verir, öyle kaptırırdı ki , o filmdeki kahraman olmak isterdim."
syf: 449


"bir an Zaim'in bana çok uzaklardan baktığını, benden çoktan vazgeçtiğini hissettim. ...onun benden uzaklaşan bakışıyla birlikte, ben de bir anda kendi gözümde, kendi geçmişimden ve Zaim'den uzaklaştım.
Zaim'le tam ayrılıyoduk ki, uzun bir seyehat yüzünden yıllarca birbirleriyle görüşmeyeceklerini bilen iki eski iyi dost gibi sarılıp içtenlikle öpüştük. sonra ayrı yönlere yürüdük."
syf: 465


"annem ondan etkilenmediğimi görünce öfkelendi. kadınla erkeğin yanyana gelemediği, birbirleriyle görüşüp konuşamadığı bir memlekette aşk olmaz dedi, iddialı bir havayla."
syf: 499


"ölmekte olduğunu anlayan füsun iki üç saniye süren bu bakışmamızda, bana asla ölmek istemediğini, hayata hersaniyesine kadar bağlı olduğunu, onu kurtarmamı yalvaran gözlerle ifade ediyordu. ben ise kendimin de ölmekte olduğunu sandığım için, hayat dolu güzelim nişanlıma, hayatımın aşkına, birlikte başka bir dünyaya, yolculuğa çıkmanın sevinciyle gülümsedim yalnızca."
syf: 540


'aman kemal bey, ölenle ölünmez' demedi. deseydi ona masumiyet müzesinin ölenle yaşamak için yapılmış bir yer olduğunu söyleyecektim."
syf: 556


"gerçek müzeler, Zaman'ın Mekan'a dönüştüğü yerlerdir."
syf: 564


"orhan beyle görüşmeye hazırlıklı gittim. Füsun'dan söz etmeden önce, ona son beş yılda dünyada 1743 müze gezdiğimi söyledim."
syf: 566


"romanımıız kahramanı, müzemizin kurucusu Kemal bey, 12 Nisan 2007 tarihinde, Füsun'ün ellinci doğum gününde ... geçirdiği kalp krizinden öldü."
syf: 580


"-kitaptaki son sözüm şudur Orhan bey, lütfen unutmayın.
 -unutmam.
Füsun'un fotografını ceketinin göğüs cebine dikkatle yerleştirdi. sonra bana zaferle gülümsedi.
 -herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım."
syf: 586

1 yorum:

Zeynep Merdan dedi ki...

biliyorum zamanının popüş kitaplarındandı bu. ona rağmen çizdiğim satırlarını ekledim, tüm popülerliğine, zaman zaman idikliğine rağmen eskinin klasik romanlarına benzettiğimden sevdim biraz bu kitabı.
deyip rahatladım, oh bea..