Haziran 21, 2012

ZM / Monolog

lilium, queen ve angst'ın aşk hakkında konuşmaları

*

ilk cümleyi o söyledi.
-aşk kahredip öldürmektir.

ne ekledi ne çıkardı. hem, en çok sevdiğine de böyle yapacaktı.

angst queen'in maşukunun boş yere öleceğini düşündü. lilium yüklemde değil ama öznede kusur buldu. ama ikisi de ses etmedi.

*

angst aşkı renklerden bir renk olarak görürdü. yaşamın kaynağı demezdi ona. ne överdi, ne yererdi.
söyledi;

-aşk beşeriyse, bir ruha duyulan muhabbet, yok o en yücelttiğimiz sıfat mealinde ise O'nun azim ismini temaşa etmektir dedi.

ismiyle müsemmaydı, huzursuzdu ruhu, arılar sinekler vardı başında. queen acayipliğine bakıp sordu angst'a;

-hiç aşık oldun mu?

-bilmiyorum dedi angst. bir zaman bir ruha muhabbet beslemiştim. sahip olduğu çoğu şeyi o'nda beğenmiştim. bir maraziyetti sanki arada nüksediyor. ama yine de bilmiyorum.

lilium söze karıştı.

-sen mahbubuna aşık olmamışsın. aşık olsaydın, şüphede olmazdın. başka bir hastalığa tutulmuşsun, o da sana iyi gelen bir meşgale olmuş.

angst, sessiz sedasız söyledi.
"istediğim, aradığım ve susadığım aşk değildir" değildi de zaten.

*

sıra lilium'a geldi. üçlünün en beyazıydı o. angst'ın karalığı kadar ışıklıydı lilium.

-aşk ölmektir dedi.
biri için, biri hatrına, biri yüzünden..
ölmektir dedi.
onu sadece ölenler bilir.

***

queen'in gözleri parladı. lilium'un ona katıldığını düşündü. öznenin, ve 1'in önemini fark dahi edemedi.

angst uzaklara baktı. hep aynı sesler dedi. içinin garipliğine ve kahrıyla kocaman hale getirdiği yeisine daldı.

lilium'sa tebessüm etti. maşukunu düşünüp tebessüm etti.


(tırnak içi; ali şeriati
üçlü; parçalanmış bir ben'in yansımaları)

Hiç yorum yok: