Mayıs 25, 2013

ZM / N

sepya: babam, ben ve N'nin eli.
Yakından bakmak ne zor. Belki de doğduğumdan beri en aşina olduğum yüze; N’nin yüzüne. Aramızda 16 tane ay var ve ben doğduğu ilk günden beri o’nun ablasıyım.

*
Zorluyorum en eski resmi bulmak için, ama biberon kavgalarına kadar gidebiliyorum en eski. Abla kastındaki  “yayya”sı ve anneciğimin hala gülerek anlattığı “yayya, tavuklar altına yaptıklarında onları kim bezliyor” mealindeki meraklı sorusu. O 3, ben 4 yaşındayım, tavuklar ve bez problemini tartışıyoruz biz ve annem kapının arkasından gülerek bizi izliyor(muş).

Kocaman, çok güzel, kara gözleri var ve küçücük, zayıf gövdesi. -aslında dudağının sağ üst köşesinde türkanşoraybeni de var da, oralara girmeyelim şimdi- Gözleri hep sert bakıyor. En çok annemi seviyor, sadece annemi seviyor ve biz annemi paylaşamıyoruz. Biberonu, oyuncakları ve elbiseleri paylaşamadığımız gibi. Annem baş edemiyor bizle, karşılıklı yattığımız yatakta bir onun, bir de benim yanıma geliyor sayılar saya saya. 1,2,3.. 50, benim yanımda ve bir elli saymak sonunda o’nun.

Onun yüzük parmağında, benimse ilk vicdan azabım tanımlamasıyla içimde “iz” olarak kalan o anı var bir de. Annem, ben ve N. Gündüzleri ev üçümüzün ve annem bizle baş edebilmek için sürekli oyunlar icat etmek zorunda. Beraber çizgi film izliyoruz, bardağın yarısını şekerle doldurduğumuz buz gibi çaylar içiyoruz, annemi zorla “mahalle”ye çıkartıp bizi gezdirmesini istiyoruz ama yetinmiyoruz.
Annem mutfakta, biz televizyon karşısında. Ama N’nin annemi göreceği tutuyor şimdi. -Hatırlamıyorum ama aramızda tuhaf bir oyun, inatlaşma var. Ben üç seversem annemi o da üç sevecek ve bunun dışındaki her şey kavga sebebi olabilir- Annem bulaşık yıkıyor ve bizim mutfağa gelmemizi istemiyor. Bunu diyorum, bunu diretiyorum ama N’nin bebeklikten yeni çıkmış çocuk parmakları çok hırslı. Ve çocuk bedenim onunkine kıyasla daha büyük, daha güçlü. Kapının kilit yönü bende ve kapı arası yönü de N’de. Şimdi didişiyoruz, sesler artıyor ve ben direnişine sert bir cevap veriyorum. Birden kapıyı tüm gücümle kapatıyorum. Sonrası? Sonrası kan ve çığlık.

N’nin küçük parmağı kapının arasına sıkışıyor ve minicik de olsa dokusu kopuyor. O kadar çok kanıyor ki ben sadece şaşkınım.. Ve suçlu. Anneciğim telaşlı, ne yapacağını bilmez halde ve bir solukta hastanedeyiz. Sonrası? Sonrası o’nun yüzük parmağındaki nişan ve o yaşta dahi sıkıntısını hissettiğim vicdan azabı. -Ömer Seyfettin'in Kaşağı'sından etkilenmemin bile arkasında bu olay-
Sonra işler değişiyor ama. N beni dahi koruyacak hale gelecek kadar güçleniyor. Tipik ama erkek çocukları bile döven, uyumsuz ama hala en çok annesini seven sert bakışlı küçük kız kalıyor.
*
N’nin de, benim de bebeklik resimlerimiz yok ve en eski resim tarihimiz 1995’e kadar gidiyor. Niyetim O’nu yazmaktı ama giriş kısmında kaldım hala. O zaman bu hiç değilse girizgâhını yaptığımız denemeyi o fotoğrafın anısıyla bitirelim.
Çocukça diretmelerle babacığımı ikna ediyoruz ve 1995’in yaz temizliğinde fotoğraf çekilmeye gidiyoruz. Resmin geneli hüzünlü ama ben sadece bir kısmından bahsedeceğim. N’nin, benim ve babamın elinin göründüğü o kısımdan.
Babam oturakta ve yanlarında çocukları pozunun öndeki iki küçük figürüz resmi, bu. “Daha küçük torpili” bir kez daha işe yarıyor ve babam –ona belki de en düşkün çocuğu ben olduğum halde- kucağına beni değil N’yi alıyor. Ama ne olur ki, bir bacağına beni, bir bacağına N’yi oturtsa! Diyorum ama olmuyor isteğim. Aklım hep burada, huzursuzum ve fotografçı beni uyarıyor, ışığa bak, bana bak diye. Ama o an’da ben yine içimi huzursuz eden şeyi düşünüyorum, öteye bakıyorum ve elimi oturmak istediğim yere, babamın bacağına koyuyorum. Kucağında N olsa bile, bacak hakkının aslında benim olduğunu belli etmek için.
*

Bunu uyduruk bir nick’i karşılasın diye -en sevdiklerinden olsa gerek- aklına düşmüş ve nick yaptığın o şarkıya hürmet için yaptım ama bu neredeyse bir buçuk saatimi alan şeyi "freefallin" dileyerek yazdım ğuzuu. Belki bakarsın da, okursun diye.

“Oluyor mu?”

Cenab.

2013, Mayıs 25.
Gece.

2 yorum:

freefallin dedi ki...

cemaziyelevvel

Zeynep Merdan dedi ki...

sonuçta o da, ZaMaN'dan bir parça değil mi.